-
1 diş bilemek
име́ть зуб, точи́ть зу́бы на кого -
2 diş bilemek
to nurse a grudge, to get one's knife into sb, to have one's knife in sb, to bear sb malice -
3 bilemek
bilemek v/t schleifen; fig stärken;-e diş bilemek ärgster Feind sein von -
4 diş
diş açmak Gewinde schneiden;-e diş bilemek fig auf Rache sinnen gegen A;diş çıkarmak zahnen;diş çukuru ANAT Alveole f, Zahntasche f;diş çürüğü Karies f, Zahnfäule f;diş dolgusu Füllung f, Plombe f;diş fırçası Zahnbürste f;ona diş geçiremedi er/sie konnte nicht mit ihm/ihr fertig werden;diş gıcırdatmak mit den Zähnen knirschen;diş kemiği Zahnbein n;diş macunu Zahnpasta f;diş mastarı TECH Gewindekaliber n;diş ünsüzü GR Zahnlaut m, Dental m;dişe dokunur genießbar; lohnend;dişinden tırnağından artırmak sich (D) etwas vom Munde absparen;kesici diş Schneidezahn m;azı dişi Backenzahn m;göz dişi Aug(en)zahn m;süt dişi Milchzahn m -
5 diş
зуб (м)* * *1) зубdiş çekmek — вы́рвать / удали́ть зуб
diş çıkarmak — проре́зываться, ре́заться ( о зубах)
diş dolgusu — пло́мба
diş flüksiyonu — мед. флюс
diş kökü — ко́рень зу́ба
diş minesi — зубна́я эма́ль
diş tozu — зубно́й порошо́к
kırık dökük dişler — гнилы́е вы́крошившиеся зу́бы
takma diş — иску́сственный зуб; иску́сственная че́люсть
yirmi yaş dişi — зуб му́дрости
2) тех. зуб, зубе́ц, зу́бчик (у пилы, гребёнки и т. п.)diş boşlupu — простра́нство ме́жду зу́бьями
3) зу́бчик, до́лькаbir diş sarımsak — одна́ до́лька чеснока́
••- diş bilemek
- dişine depmemek
- dişe dokunur
- dişleri dökülmek
- diş geçirememek
- diş geçirmek
- diş gıcırdatmak
- dişine göre
- diş göstermek
- dişinin kovupun bile gitmemek
- dişini sıkmak
- dişini sökmek
- dişten tırnapından artırmak
- dişini tırnapına takmak -
6 diş
"1. tooth. 2. tusk. 3. tooth (of a saw, comb). 4. cog (of a wheel). 5. ward (of a key). 6. thread (of a screw). 7. clove (of a garlic). 8. head (of cloves). 9. slang dope, hashish. - açmak /a/ to thread, cut threads (in/on). - ağrısı toothache. -ten artırmak to economize on food. - bakımı dental care. - bilemek /a/ to watch for a chance to take revenge (on). - çekmek to extract a tooth. - çıkarmak to cut a tooth. - çukuru socket of a tooth. - çürüğü dent. cavity. -ine değmemek (for food) to be very little. - diş having many teeth or cogs; serrated. -e dokunur worthwhile. -leri dökülmek to lose one´s teeth through age. - düzeltimi orthodontics. - fırçası toothbrush. - geçirememek /a/ to be unable to order (someone) around. - geçirmek /a/ to be able to influence (a powerful person). -i gıcırdamak to have a strong desire for something. - gıcırdatmak to gnash one´s teeth, show one´s anger. -ine göre within one´s power, within the range of what one can handle. - göstermek /a/ to threaten. - hekimi dentist. - hekimliği dentistry. - kamaştırmak to set one´s teeth on edge. - kapanımı dental occlusion. - kemiği anat. dentine. - kırmak slang to doctor a cigarette. - kirası 1. hist. presents or money given to guests after a meal in Ramazan. 2. a side benefit (in addition to one´s wages). -inin kovuğuna bile gitmemek/dişinin kovuğunu doldurmamak (for food) not to be enough to satisfy one. - kökü root of a tooth. - macunu toothpaste. - oluşumu odontogeny. -ini sıkmak to grit one´s teeth and bear it. - siniri dental nerve. -ini sökmek /ın/ to render (a person) harmless. - tabibi dentist. - taktırmak to be fitted out with false teeth. -inden tırnağından artırmak to scrimp and save. -ini tırnağına takmak 1. to try everything, try every means, try every way. 2. to work in spite of great difficulties. - tozu tooth powder. - yuvası tooth socket, alveolus." -
7 точить зубы
diş bilemek -
8 دندان قروچه کردن
diş bilemek -
9 зуб
diş* * *м, врз••точи́ть зу́бы на кого-л. — birine diş bilemek
э́та рабо́та тебе́ не по зуба́м — bu iş senin dişine göre değil
э́то не вся́кому по зуба́м — bu iş değme adamın kârı değildir
у меня́ зуб на́ зуб не попада́ет — dişlerim birbirine vuruyor / çarpıyor
он зу́бы на э́том (де́ле) съел — bu işte saçını sakalını ağarttı
он в э́том ни в зуб (толкну́ть / ного́й) — прост. bundan hiç çakmaz
пробормота́ть сквозь зу́бы — dişlerinin arasından söylenmek
-
10 grind
ögütmek, ezmek, ufalamak; bilemek; (dis, vb.) bastirmak, gicirdatmak; hafizlamak, ineklemek; taslamak, rodaj yapmak, sikici zor is, angarya; çok çalisan ögrenci, hafiz, inek; uzun ve sikici konusma, vaaz, nutuk
См. также в других словарях:
diş bilemek — (birine) kötülük yapmak için fırsat beklemek, hıncını gösterir bir durum almak İşlerinden uzaklaştırılanlara gelince onlar Bahadır a fena hâlde diş bilemekte idiler. H. Taner … Çağatay Osmanlı Sözlük
diş — is. 1) Çene kemiklerinin üstüne dizili, ısırıp koparmaya ve çiğnemeye yarayan sert, beyaz organlardan her biri 2) Çark, testere, tarak vb. çentikli şeylerdeki çıkıntıların her biri Çarkın dişleri tebessüm eder gibi tatlı bir ses çıkardı. S. F.… … Çağatay Osmanlı Sözlük
dişeğilemek — i, hlk. Dişeği ile değirmen taşı üzerinde diş yapmak, değirmen taşının dişlerini bilemek … Çağatay Osmanlı Sözlük